cinsellik... bir tabu olarak görülen, aşılması güç, utanç verici, ilk günah... hristiyan çocukların vaftiz edilme nedeni, 7 büyük günahtan birisi...
günümüzde cinsellik, sadece bedenle olabilecek bir eylem olarak düşünülüyor. oysa cinsellik, yaşamın ta kendisi, hazzın tepesi, en ilkel yerimiz ama aynı zamanda insanlıkla, kültürle boyut değiştiren bir durum. biz, her şeyde cinselliği yaşıyoruz, bunu aramak, bunu görmek için varız. her kelimede, her ifadede... çalışırken, yemek yerken, sohbet ederken, ya da film sahnesinde olduğu gibi doğayı izlerken, beklerken, sigara eşliğinde tren sesleri duyarken... işte her zaman cinsellikle içiçeyiz. buna varoluşçular anlam der, hatta frankl'ın anlam bulma kavramı biraz da bunun tanımı; olduğun anın cinsel tezahürü; libido, eros...
cinsellik bir yaşam gücüdür, yaşam itkisidir. düşünelim, espiri yaparken, en çok cinsel şakalara güleriz, kelime oyunları cinsellik içeriyorsa en çok ondan hoşlanırız, çocukluktan itibaren cinsel içerikli sahneler dikkatimizi çeker, seks satar diye bir kavram vardır... cinsel içerikli bir espriyi aslında karşımıza değil, odadaki ikinci kişiye gönderme olarak yaparız... türkçe nereye çeksen oraya gelir derken güleriz... kelimeleri bilerek, o imada kullanmak, bunu keşfetmek daha fazla hoşumuza gider, kısacası biz her an cinsel enerjiden besleniriz. ancak modern insan olarak, cinselliği sadece bedene indirgenen haz olarak alamayız, yani bu örneklerle sınırlandıramayız. bir işte çalışırken haz alıyorsak orada cinsellik vardır. örneğin, tarkovsky bu sahneyi çekerken, kültleşen filmler yaparken de cinsel bir enerji ile yapıyordu ve zaten bu yüzden böylesine başarılıydı...
ki biz canlı hissettiren her deneyimi, bedenen cinselliğe tercih ediyorsak zaten orada cinsellik vardır... benim için bu sayfa da bu tarz bir yerden, her gün buraya yazmak istiyorum, bunun için okuyorum, düşünüyorum ve bundan yoğun haz alıyorum, bu oldukça libidinal bir yerden. ve bunların hepsi cinsellikle alakalı, sadece onun daha eğitilmiş haliyle...
sahne: tarkovsky | zerkalo, 1975