sınırlar aşılması güç, sınırlar koruyucu…
sınırlar korkutucu, sınırlar güvenli…
sınırlar uzaklaştırıcı, sınırlar yakınlaştırıcı…
sınırlar acı verici, sınırlar hafifletici…
sınırlar yaşatıcı, ölüm bir sınır…
sınırlar kaygı verici, sınırlar kaygı verici…
15.02.22
-
kaygı, kaygı, kaygı… sınırlar, bir mesele gibi. konuşmaya dair ama olması gereken…
sınırlar aşılması güç olmalı; aynı #jaspers'in sınırları; ölüm, savaşım, acım ve üzerime aldığım suçum olarak adlandırdığı, bunlarla başa çıkamayacağımızı sadece bunları belirleyip, yapılandırabileceğimizi söylediği gibi...
yine jaspers'in ‘’yasa olmadan özgürlük olmaz’’ dediği gibi. sınır çizilmeden özgürlük olmuyor. kendimizi korumadan diğerleri korunmuyor…
yasanın, sınırın varlığını anladıktan sonra ve buna dair bir anlam oluşturduktan sonra varoluş mücadelesi anlamını buluyor…
ölümün bir sınır durum olduğunu bildiğimiz gibi ve ancak ölüm sayesinde yaşamın anlamlı kılındığını acı verici bir deneyim dahi olsa deneyimlediğimiz gibi, sınır korumak, bize iyi geleni ve gelmeyeni anlayabilmek, kendimizi, alanımızı genişletebilmek ve kendimiz, ilişkiler, hatta maddi konular gibi diğer her şeyin anlamlı kalmasını sağlayabilmek için o sınır durumunu kendimize göre yapılandırmamız, zaman zaman sorgulamamız elzem oluyor. bunun için de sınır nedir, sınırım nedir, bize ne iyi geliyor, bize ne iyi gelmiyor anlayabilmek gerekiyor; bunun yolu ise o kaygıya kulak vermek ve onun gizini açmak, kendi duygumuza bakmakla sağlanıyor.
varoluş felsefesinde her şeyin zıttıyla anlamını bulduğu gibi; genişleyebilmek için sınırları kabul etmek gerekiyor...
görsel: lacan circle of Australia'dan.
kitap: karl jaspers felsefesine giriş, erdem, 2014.