Skip to content

Paradoks, ikilem, çelişki, olmak cesareti...

...
neden belirsizlikteyim?
yaşamamış olmayı dilerdim,
iliklerime kadar da yaşamda olmayı.
yolun sonu belirsiz;
hiç var olmamış olmak;
korkunç
belirsizliğin baş döndürücülüğü,
döndük başa;
varolmamış olmayı dilerdim,
belki de yok olmamak.
yolun sonunda da yaşam istemiyle yanıp tutuşmak.
peki yol nedir?
doğumla ölüm arasında geçen zaman mı?
madem tanrıyım, en el hak, vahdet-i vücut...
tanrılık zamansızlık değil mi?
bu yüzden tanrı olamam.
adem de değildi.
zaten adem değildim.
ademoğlu da olmak istemedim.
ama onun günahı hala boynumda,
şah damarım kadar yakın tanrı kadar günahı da.
adem sordu mu bana?
kızgınlığım elmaya ama elma olmayı da yedirmezdim.
belki adem de yediremedi sadece cenneti.
ben de ondan olmayım sonuçta.
en az cennet kadar cehennemi çekti varlığım.
günahkarım, en nihayetinde ademden olmayım.

ama tanrı olmam gerekirdi.
madem tanrı değilim,
bari adem olayım.
umutsuzluk mu bu?
yoksa iki yüzlülük mü?
yaşam mı bu?
tanrılık bu mu?
hangi şeye dokunsam yük,
bir şeyin öznesi olmak ağır,
ağırlık değil bu korkaklık!
olmak böyle bir şey;
cesaret ister.
varolmak cesareti...

sadece aşkınlar yapabilir bunu,
ama ben aşkın değilim.
sadece ölmek istiyorum,
ya da olmak,
kimsenin hiçbir şeyi.
böyle daha kolay.
zaten tanrılık tek olmak değil mi?
ama ben tanrı değilim.