Skip to content

Herkes biraz ''Leyla''

leyla'nın hikayesi... / herkes biraz 'leyla'...

her yer çok kalabalıklaşmış, her yer talan edilmiş, evine bile sığamamışsın… ‘’büyük laflar’’ söylenmiş… o laflara inanmışsın, korkarak gelmişsin bu yaşa. tüm farkındalık söylemlerine rağmen hala korktuğunu fark ettiğinde işte o zaman sıralamışsın sözcükleri ardı ardına… 

yargılayıcı bakışlar ve sözcükler evine, içine sinmiş… senden olan böyle olmuş, sana söylenmeyen başkasına söylenmiş, gelinim sana söylüyorum diye ataların boşa söylememiş… başkasına söylenenler dönmüş dolaşmış senin kulağına gelmiş, dolaylı yoldan ruhunun her hücresine sinmiş… aslında en başından sana söylenmiş, böyle büyümüşsün… anlamamışsın. anladıkça kaçmışsın, kaçacak yerin kalmamış, ceviz kabuğuna sığamamışsın. duydukça şişmişsin, öfken, şaşkınlığın artmış, barışmak zorunda olduğun öğretilmiş…

barış ve zorundalık nasıl aynı söylemde olur kimse bahsetmemiş, normali bu sanmışsın. olması gereken bu. yormuş da yormuş… sığamaz hale gelmişsin hiçbir yere. kaçamamışsın. kalmışsın mecburiyete. bir gün dönmüşsün o yüceltilen kültüre… biat etmişsin ata denene…

boğulmamak için kabuğun içinde erimiş de erimişsin. erirken bu sefer kendine dair de gitmiş her şey. yüceltilen kültürün arzusu kalmış geriye. o olmuşsun. kimse kimseyi karşılıksız kabullenmezmiş, ana baba evlat bile. öğrenmişsin. 

ancak birilerine ait olursan iyi şeylere nail olurmuşsun… yoksa zulüm. zulmü hak etmek… iki dudağının arasına kalmış; dua veya beddua. iyi veya kötü. hangisini ‘’hak edeceğin’’ kendi seçimine ya da onlara ne kadar biat ettiğine/onların arzusunu yaşatmana kalmış… çabalamışsın da uyduracağım kendimi diye, sen çabaladıkça gelmiş bir ok daha sırtına… olmadı demişler, hatalıydı… haset, suçluluk ve kıyas vermiş kendini sırt sırta. 

eksik hissetmişsin. dolmayacak boşluk işlemiş bedenine/ruhuna/zihnine...
sürekli yemişsin, içmişsin, okumuşsun da ama doyuramamışsın.

erimiş gitmiş arzun. 

öldürülmüşsün.
---

yetişkin olduğumuz halde neden hala tek dert anne baba gibi geliyor... ne oluyor da öfkeye tutunuluyor... bu da terapinin konusu.