her şey bize dair... zamanında, ilk ilişkilerde, bir şeylerle başa çıkmak için ya da ihtiyaçlarımız için farklı ilişkilendik, böyle öğretildi, ödipal dönemle başa çıkmak, kaygı ile başa çıkmak, benzer ilişki örüntüleri derken bir şekilde ileriki ilişkilerimiz böylece şekillendi. kimisi nispeten sağlıklı, kimisi değildi. şu anda da aynı başa çıkma yöntemlerini kullanıyoruz.
ancak her şey bize dair... zorluklar semptom. depresyon bir semptom, anoreksiya bir semptom, kaygı bir semptom, toksik ilişki bir semptom... depresyonu "iyileştirmeye" çalışırsan, onu yalnızca bir "hastalık" olarak görürsen, derinini kaybediyorsun. depresyon bir semptom, bir belirti, bir varoluşsal sancının günlük hayatta tezahürü, bitmemiş meselenin tekrarı, bir başa çıkma mekanizması, kendini koruma yöntemi, bir savunma, bilinçdışında bulunan, tekrar, tekrar ve tekrar...
bu dizide de, sorumluluk bana dair diyor klinikten yeni çıkmış bir kadın... o sadece semptomdu. derinde çok dahası var ve keşfedilmeyi bekleyen şey o. çözülmeyi bekleyen, döngüden çıkarılması gereken, bilinçdışından bilince taşınması gereken, defalarca tekrarlanan o... o sancı. kadın, bir insandan bahsediyor, orada a'nın, b'nin önemi pek yok. onlar semptom, tekrarlanan, tanıdık gelen toksik bir ilişki. çözülmesi gereken derinde, bilinçdışında, ilişki örüntüsünde, varoluşsal meselede.