"her şeyden şüphe edecek, her şeyle mücadele edecek cesaretim olduğuna inanıyorum ama bir şeyleri kabullenecek cesaretim yok; bir şeylere sahip çıkacak, onları üstlenecek cesaretim yok. çoğu insan, bu dünya öyle yaban ki hayatta hiçbir şey fırsatların hep lehte olduğu romanlarda gibi gitmiyor, diye yakınır; benim yakındığımsa hayatın mücadele edecek taş kalpli babaların, cinlerin, muzip cücelerin ve özgürlüğe kavuşturacak büyülü prenslerin bulunduğu romanlardaki gibi olmaması. bütün bu düşmanların hepsi bir araya gelse bile benim mücadele ettiğim ve bizzat can ve hayat verdiğim o renksiz, kansız, yedi canlı gece yaratıklarının yanında hiç kalır." #kierkegaard
bazen kendi kendimizi baltalarız... dışarıdaki "acılara" karşı savaşmak nispeten daha kolaydır.
neden başıma böyle şeyler geliyor, neden kötüler beni buluyor deriz. bazen nasip, bazen kısmet deriz...
ama bir kere bir şeyleri bizim seçtiğimizi fark edince, bir kere kader denilen durumu kendi seçimlerimizle oluşturduğumuzu görünce işler karışmaya başlar.
kafalar karışır... seçimi biz yaparız ancak sonucunun nasıl geleceğini bilemeyiz. bu hakikattir. ama kafa karışır dedik... seçimi yapınca sonucuna hükmedeceğimize de inanırız. işte bu yanılsamadır.
içi kaplayan huzursuzluk, kaygı, kierkegaard'ın dediği gibi... şüphe!
sahiden dışarıdaki tüm düşmanlar bir araya gelse bile bizim düşünerek ve hissederek hayat verdiğimiz yaratıkların yanında hiç kalırlar.
kendimizi kandırmak bu anlamda hem kolay hem zordur...
kötü olacağına inanmak, kendini gerçekleştiren kehanet, bilinçdışının seçimleri...
sanki seçeceğimizin hep kötü çıkacağı düşüncesi... kendimizi bilerek acıya atma hissi... ve bir şekilde onu seçmeye iten bilinçdışı seçimleri... tekrarlar, ilişki örüntüleri...
sonuç olarak acı vermesi.
şüphe.
ya da tam tersi, doğrusunu seçme kaygısı... panik...
ne yaparsam doğruyu seçeceğim?
şüphe.
panik...
kontrol etme obsesyonu ile doğrusundan eminmişcesine seçme gayreti...
şüphe.
seçtik ama mutlak bir kalma, doğru ya da yanlış yok.
dönüp bakma, ne zaman gideceğim, ne zaman kalacağıma bakma şansı her zaman var. neden kaldım, bende neyi besledi, onu tutma ve bırakma şansı her zaman var.
yaşam olduğu sürece.