"biliyorum, defalarca kez duyuyorum, aslında bana söylenenleri de biliyorum ama yine de hissetmeme engel olmuyor, yapamıyorum... biliyor olmak yapmamı engellemiyor... diğer insanların söylediği her şeyi ben de biliyorum ama bir şey değişmiyor..."
bu cümleler aslında alttaki sorunun çığlığıdır. bir durumu, bir hissi bugün için anlamlandırabiliriz, bir mantığa bürüyebiliriz. sorunu ve çözümü bildiğimizi de düşünebiliriz. diğer insanların sunduğu önerileri çoğu zaman zaten biz bulmuşuzdur da ama hislerimiz öyle demez. kaygı öyle demez... kaygının bir nesnesi yoktur çünkü ve nedensizce hissederken buluruz kendimizi... tekrar ve tekrar.
herkese ben de biliyorum ama olmuyor demek isteriz, yapmam gerekenleri de biliyorum ama olmuyor... sizin kadar ben de kendimi biliyorum, sizden daha fazla kendimi tanıyorum... çözümü de sizden önce buluyor tüm geçmişim ama bunlar idrak etmeme, harekete geçmeme ya da geçtiğim hareketi sürdürmemi sağlamıyor...
burada tekrarı bulmak, bunu bu davranışa ne götürüyor bulmak gerekiyor. çözüm yüzeysel bir şekilde duran şey değil... zaten çözülmesi gereken bugünkü problem de değil. bugünkü problem bir semptom, çözülmesi gereken derinde. onu bu tekrara götüren nedir onu bulmakta... ne oluyor da her defasında bunu yapıyor, çözümü bilmek neden yetmiyor, ilk ne zaman başladı, geçmişte olan hangi duygunun tezahürü, hangi kaygının bugün ete kemiğe bürünmüş hali bunu bulmak gerekiyor...
bu bulunduğunda, günümüzdeki davranış da değişiyor, anlamlandırılıyor, çünkü kökene dokunulmuş oluyor... geçmişi anlamlandırmak bu nedenle önemli. çünkü hepimiz tekrarız. ve gün geliyor, artık ayyuka çıkmış sancıya, ödipal dönemdeki bir yarılmaya ihtiyacımız kalmıyor. ve tekrarımız bir noktada sonlanıyor.
#psikoterapi böyle bir şey, en azından bazı ekollerde. bu nedenle semptom bir gösteren... tüm hayat, bilinçdışı, kaygı ise anlamlandırılacak şey.
"kim ki kaygıyı doğru öğrenir, nihaiyi öğrenir." #kierkegaard boşa söylemedi bunu; kaygının kökenini öğrenirsek nihaiyi öğreniriz. davranışa müdahale de bu nedenle anlamsız. zira önce tekrarın başladığı duygu anlamlandırılaması gerekiyor. değişen davranış ya da durum ise bunun yan etkisi.