Varolmak Cesareti

İman ve arzu

Written by Setenay İzci | 16 Ağustos 2025

"koşullar içinde, eleştirilenler bizim kötümserliğimiz değil, iyimser sertliğimiz oluyor gerçekte. romanlarımızda insanları zayıf, gevşek, korkak, hatta kötü olarak gösterdiğimiz için çullanıyorlarsa bize; o insanların yalnız zayıf, korkak ya da kötü olmasından gelmiyor bu: nitekim, emile zola gibi biz de onlara, "insanların böyle oluşu soyaçekimden, çevreden yahut toplumdandır; insanlar şöyle değil de böyle olmuşlarsa ruhsal ya da bedensel bir gerekircilikten (kaderden) ötürü olmuşlardır.", deseydik, hemen inanırlardı sözümüze. sevinçle, "bakın, işte biz de onun için böyleyiz. ne yapalım, başka türlü olamayız ki!" derlerdi. böylece kendilerini güya temize çıkarırlardı. oysa varoluşçu, bir korkağı anlatırken, "bu adam korkaklığından sorumludur" der. bilir ki ciğeri, yüreği, beyni korkak olduğu için korkak değildir o; beden yapısından gelmez onun korkaklığı, kendini o duruma düşürmesinden gelir. edimleriyle kendini bir korkak olarak kurmasından gelir." #sartre

"evli olmanın tehlikesi içerdiği bütün o ikiyüzlülükte, insanın yaptığı şeyleri karısı ve çocukları için yaptığı iddiasındadır. kişi dünyeviliğe ve korkaklığa batar, sonra da bunlara bir kutsallık cilası çeker. neticede çok iyi bir insansınızdır, çünkü yaptığınız her şey karınız ve çocuklarınız adınadır."#kierkegaard

kierkegaard ve sartre özünde aynı şeyleri söylüyor. durum sadece evlilik değil... çoğu şey böyledir. etik için, kahramanlık için, evrensel değerler için yaparız. kierkegaardca iman ise bunun zıttıdır. onun imanını anlatırken, ibrahim üzerinde kullandığı olay örgüsü ile anlatırız ama günlük hayatta hepimiz çoğu zaman imanın zıttını yaparız. yaptığımız şeye ya kutsal bir değer ekleriz ya da başkasının sorumluluğuna atar, onun için yaptım ya da yaparken aslında bu yüzden yaptım deriz.
elbette sartre'a birebir katılmıyorum bizi onu yapmaya iten binlerce parametre var, bilinçdışı bir gerçek ancak sığındığımız limanlar daha çok sorumluluğu atmak üzerine... ne yaparsak kendimiz için yapıyoruz, kendi sorumluluğumuzda, özgürlüğümüzde yapıyoruz... birileri için yaptığımızı, günlük hayattaki minik "kahramanlık" hikayelerimiz olsunlar diye yapıyoruz... kendimize, kendi arzumuza dönmemek için.