anlam her zaman mutlu olduğumuz ana mı denir?
şimdiye kadar hep böyle düşündüğümü fark ettim. tutkum varsa, arzum varsa orada isteyerek kalıyorumdur ve bu da mutluluktur, huzurdur diye düşünüyordum. ama fark ettim de anlam, arzu, tutku her zaman keyif üzerine değil. sonuçta juisans diye bir şey yok mu? lacan boşa söylemedi bunu...
bir dergi yazıyoruz, dergi için de arada buluşuyoruz. anlam bulduğum anlar orada oluyor, gerçekten var olduğumu hissediyorum. olduğumuz yer, deniz kenarında, şehir gürültüsünden uzak ama tamamen gözlerimizi ve kulaklarımızı kapattığımız bir yer değil, binalar, arabalar bir yanımızda, sanki taşların ortasında her şeye hakimiz. hatta şehir ve doğa arasında musa gibiyiz. varolma kaygısı asamız oldu, bununla denizi yardık, taşların üstünde kurtulmanın yollarını arıyoruz. kaçmıyoruz ama biz kendi firavunlarımızla yüzleşerek var olmaya çalışıyoruz. ortam karanlık. kimse kimsenin yüzünü görmüyor. kimse kimsenin gözüne doğrudan bakamıyor... ama orada olduğunu biliyoruz, orada ve dinliyoruz, konuşan varlıklar anlam arıyoruz.
ama bir hüzün kaplıyor her defasında. anlamını bilmediğim bir kasvet çöküyor ruhuma. o an, var olduğumu anladığım nadir anlardan oluyor ama bu acı veriyor. juisans bu sanırım. var olmak acı verici çünkü. zaman nasıl geçiyor anlamıyorum, ruhum sıkışıyor, konuşuyorum, dinliyorum ama en nihayetinde geziyorum. biri bir cümle söylüyor ve ben tüm hayatımı düşünüyorum. biri bir soru soruyor ve ben tüm yasamı hatırlıyorum. katlanması zor oluyor çünkü duyguya dönmek, kalabalığın içinde duyguya dönmek ağır. ama kimse kimsenin yüzünü görmüyor, karanlık, kimse kimsenin doğrudan gözüne bakamıyor... ama herkes çırılçıplak... bana montaigne'i hatırlatıyor: "insanın doğuşunu görmekten herkes kaçar, ama ölümünü görmeye hep koşa koşa gideriz. insanı öldürmek için gün ışığında, geniş meydanlar ararız, ama onu yaratmak için karanlık köşelere gizleniriz. insanı yaparken gizlenip utanmak bir ödev, onu öldürmesini bilmekse birçok erdemleri içine alan bir şereftir. biri günah, öteki sevaptır." biz de öyleyiz, karanlık, kuytu köşede doğmaya çabalıyoruz. günahkarlığımızın ve bunun acısının farkındayız. zaten bundan eksik'tir adımız.